İLAÇ KİMYASI İLE İLGİLİ BAZI TEMEL KAVRAMLAR
Öncelikle ilaç kavramıyla başlayalım işe. Aslında ilaç İngilizce'deki 'medicine'ın karşılığıdır; oysa çoğu farmakoloji kitabında drug kavramıyla karşılaşırız. Bu kavram bazen bizdeki ilaç gibi kullanılsa da çok daha geniş bir anlama sahiptir ve Türkçe'de bunu tam olarak karşılayan bir sözcük yoktur malesef. Drug kelimesi ünlü farmakolog Bertram Katzung'un tanımlamasıyla en geniş anlamda, kimyasal aktivite sonucu biyolojik işlevde bir değişiklik meydana getiren maddedir. Böylece bizi iyileştiren ilaçlardan tutun da, bizi zehirleyen arseniğe, ordan hormonlara, içilen alkole, uyuşturuculara kadar birçok madde drug olarak kabul edilebilir.
Yukarıda bahsettiğim gibi zehirler de birer drugdırlar ve bu zehirler arsenik, kurşun gibi inorganik olabileceği gibi, zehirli mantarlarda olduğu gibi organik de olabilir. Bir de toksin diye bir kavram vardır ki o da daha çok biyolojik kökenli (yani bitki, hayvan,.. metabolizması sonucu oluşan) zehirler için kullanılır.
Farmakolojide sıkça rastlanan iki diğer kavram ise farmakokinetik ve farmakodinamik kavramlarıdır. İlacın vucuda alındıktan sonra geçirdiği birçok evre vardır -ki bunlara daha sonra esaslıca değineceğim- ve bunlar temelde, kabaca ilacın vücuda ettikleri ve vücudun ilaca ettikleri olarak ikiye ayrılır. Daha resmi bir tanım yapacak olursak, farmakodinamik kavramı ilacın vücutta meydana getirdiği değişiklikler olarak tanımlanır ve bu, hangi ilacın hangi hastalıkta kullanılacağını belirleme aşamasında önemlidir. Farmakokinetik ise ilacın metabolizmasını içerir ve vücudun ilaçta meydana getirdiği değişikliklerle ilgilenir. Bu ise, ilacın vücuttan atılma aşamasında önemlidir ve benzen, benzopiren gibi bazı maddeler bu aşama sırasında kanserojen niteliğe bürünürler.
FARMAKOLOJİ
Farmakoloji için en geniş anlamda ilaç bilimidir diyebiliriz. Taa eski zamanlarda Mısırlılar ve Çinliler bitkilerden, hayvanlardan ve çeşitli minerallerden faydalanarak bazı hastalıkları iyileştiriyorlardı. Modern bilimin gelişmesinden farmakoloji de nasibini almıştır; 1897'de Felix Hoffman asetil salisilik asidi sentezledi, 1899'da da patentini aldı (ayrıntılı bilgi için bakınız). Bundan sonra da bir ilaç furyasıdır gidiyor işte..
Farmakoloji günümüzde değişik disiplinlerle değişik ilişkiler kurmuştur. (zaten nöropsikofarmakoloji gibi üçlü çaprazlamalar yapılan bir çağda ne bekliyordunuz ki?) Mesela tıpçılar hangi ilacın hangi hastalığın tedavisinde kullanıldığı, ne tür yan etkileri olduğu, neleri önlediği vs. ile ilgilenirler daha çok ve bu yüzden tıbbi farmakoloji (medical pharmacology) diye bir dal yaratılmıştır. Tıpla ilgili bir başka alan klinik farmakolojidir ve bu dal, ilaçların hastalar ve sağlıklı gönüllüler üzerindeki etkilerini araştırır.
Eğer bir doktorla yakından tanışmışlığınız varsa, ilaçların molekül yapılarının ve onların bu düzeydeki etki mekanizmasının onları pek de ilgilendirmediğini farketmişsinizdir. İşte bu şekilde ilacın moleküler yapısıyla, etki merkeziyle (site of action) ve onun reseptörüyle ilgilenen dal biyolojiden çıkmıştır ve moleküler farmakoloji adını alır. Bundan başka mesela toksikoloji denen bir dal vardır ki, resmi tanım onu kimyasalların tek tek hücrelerden karmaşık ekosistemlere kadar olan canlı sistemler üzerindeki istenmeyen (toksik) etkilerini inceleyen farmakoloji dalı diye tanımlıyor.
İLAÇLARIN SINIFLANDIRILMASI
Genel olarak ilaclarin siniflandirilmasinda 4 ana özellikle öne cikmaktadir:
1. Farmakolojik Özellikleri
2. Kimyasal yapilari
3. Hedef sistemler
4. Etki ettigi bölge
Simdi bu sinflandirma özelliklerini teker teker aciklamaya calisayim.
Farmakalojik Özelliklere Göre Siniflandirma
Ilaclarin etki etme özelligine göre siniflandirilmasinin en büyük avantaji belki de, bir fizyolojik sorun icin kullanilabilecek ilaclarin tümünü gösterebilmesidir. Fakat, şunun da vurgulanmasi gerekir ki bu sekilde yapilan bir siniflandirmada bulunan ilaclar cok genis ve degisik cesitlilik göstermektedir. Cünkü fizyolojik bir bozuklugun tek bir bertaraf etme yöntemi yoktur. Tek bir hedefe ulasmak icin bir cok farkli biyolojik yolak kullanilabilmektedir ve bu da örnegin her tür agri kesicinin ayni etkiyi yaptigi kanisina vardirabilir ki tamamen yanlis olan bu kani, farkli biyolojik etkilerin ayni sonuca hizmet edebiliyor oldugunun vurgulanmasi ile ortadan kaldirilabilinir.
Bu tür siniflandirmada yasanan önemli bir sorun da, bazi ilaclarin tek bir etkisinin olmamasidir.
Bu tür siniflandirmaya örnek olarak ilaclar, analjezikler, antibiyotikler, antiinflamatoriler, antidepresanlar, anabolikler, anestetikler vs.vs.
Ileride baska bir yazida umarim bu tür siniflandirmada kullanilan yukaridaki gibi isimleri teker teker aciklamaya calisacagim.
Kimyasal Yapisina Göre Siniflandirma
Bir cok ilac yapisina bakildiginda da ayni organik iskelete sahip oldugu görülmektedir ki bu da ilaclari bu sahip olduklari iskelete göre isimlendirilmesi kolayligini saglamaktadir.
Örnek vermek gerekirse, barbitüratlar, penisilinler, katekolaminler, steroitler, vs.vs.
Bu tür siniflandirma, bazi durumlarda benzer yapilara sahip olan ilaclarin benzer etkiler göstermesinden (penisilin türevleri olan amoksisilinler, ampisilinler, okzasilinler, nafsilinler vs.)
dolayi oldukca kullanislidir ama bir o kadar da tehlikelidir ki bazen cok benzer iskelete sahip olsalar bile ilaclarin etkileri cok cok farkli olabilmektedir. Örnegin barbitüratlar, birbirlerine cok benzerler ama cok farkli kullanim alamlari vardir ilac olarak.
Ayni sey steroitler icin de gecerlidir. Ve sunu da eklemeden edemeyecegim, bircok ilaclar vücutta farkli yerlere etki gösterirler yani birden fazla farmakolojik etkiye sahiptirler. Bu da siniflandirmanin zaman zaman ne kadar zor oldugunu gösteriyor.
Hedef Sisteme Göre Siniflandirma
Bu durumda, ilaclar vücutta etki ettikleri bölgelere göre siniflandirilirlar. Örnegin, sinirileticiler, antihistaminikler, kolinerjikler gibi.
Bu siniflandirma diger ilk iki siniflandirmaya göre daha spesifik bir siniflandirmadir ve vücutta nerelere etki ettigi anlasilmaktadir ilacin. Ancak yine de bu sistematigin de degisik yönleri vardir. Sonucta etki edilen bölge de kendi icinde bir sistemdir ve farkliliklar gösterir. Örnegin tüm antihistaminiklerin benzer moleküller olacagi düsünülebilir ama histamin sentezi sirasinda bir cok basamak oldugu icin degisik ilaclar degisik basamaklar icin etki gösterebileceginden yapilari da farkli olacaktir.
Etki Ettigi Bölgeye GÖre Siniflandirma
Bu yukaridaki siniflandirmaya göre daha spesifiktir ve ilaclarin özellikle hangi enzime, enzime grubuna ya da alicilara (receptor) etki ettigine göre gruplandirilirlar. Örnegin, antikolinesterazlar, asetilkolinesteraz enzimini durduran (inhibition) ilaclar grubuna verilen isimdir. Ya da benim Prozac yazisinda yeturkmenin de MAO ve DAO yazisinda bahsettigi monoamin oksidaz inhibitörler de bu tür siniflandirma ile adlandirilmis ilaclara örnek olarak verilebilir.
Bu siniflandirmadaki ilaclarin benzer yapilar bekleyebiliriz zira özellikle hangi aliciya ve enzime etki ettigi belirlidir.
Genel olarak tüm bu siniflandirmalarda da görüldügü gibi ilaclarin siniflandirilmalari bile yeterince karmasik ve bir acidan da bir o kadar zevklidir. Farmakolojik özelliklerine göre ilaclarin siniflandirilmasi konusunuda yukarida da söyledigim gibi daha detayli bir sekilde incelemeyi düsünüyorum.
BAZI İLAÇ TERİMLERİ
Uzun zamandir böyle bir yazi yazmaya niyetliydim, arastirmami da tamamlamistim halbuki ama word dosyasi olarak duruyordu bilgisayarimda. Bugun, "artik iste o an gelmistir" gibisinden gelen bir hisle yazayim istedim. Ayrica hazirlama safhasinda oldukca yardimci olan, detayli aciklamalarini ihmal etmeyen, Suzan (Hatipoglu)'a da tesekkürü bir birc bilirim.
Simdi asagida aciklamalarini yapacaklarima ilac türleri diyebilirim kisaca. Ya da ilaclarin aktif özelliklerine göre siniflandirilmasi da diyebilirim. Bunlari vaktim oldugu ölcüde ileride, teker teker detayli bir sekilde incelemeyi düsünüyorum
Anabolikler (anabolics). Bu tür ilaclar, anabolizmayi hizlandirmak icin kullanilir. Anabolizma, metabolizmanin yapim kismina verilen isim. Yikim kismi ise yani anabolizmanin tam tersi ise katabolizma. Yani, Anabolizma, yapim, katabolizma da yikim anlaminda. Anabolikleri de örnegin, vücut gelistiricler ya da atlerler daha cok kas sahibi olmak icin kullanabilirler. Bir nevi doping maddesi olarak da düsünebilirsiniz. Bu nedenle profesyonel sporcular icin kullanimlari kisintilidir.
Anestetikler (anesthetics): Ameliyatta hastayı bayıltmak için kullanılan ilaçlar.
Analeptikler (analeptics): Merkezi sinir sistemini uyaran ilaçlar bütünü.
Analjezikler (analgesics): Agri kesici ilaçlar.
Antihipertansiyonlar (antihypertensive):tansiyon düşürücü ilaçlar
Antialerjetikler (antiallergetics):allerjik reaksiyonlari engelleyen ilaclar.
Antibiyotikler (antibiotics): Kisaca anti bakteriyel ilaçlar. Biyolojik olarak bakteri hücresini öldürüp insan hücresini koruyorlar. Iltihabi hastalıklarda kullanılır ama iltihap bakteri ile olmalı. viral iltihapta kullanilamaz, sadece bakteri hücrelerine karsi secici özellikte ilaclardir.
Antihistaminikler (antihistaminics): Histamin salgısını önleyen ilaclar. Histamin allerji yapan baslıca maddelerdendir. Yani antihistaminimler aslinda antialerjiklerin bir alt sinifidir.
Antidepresanlar (antidepressants): Depresyona karsı olan ilaçlar. Beyindeki sinir ileticileri kontrol ederler. Bu nedenle beyin fonksiyonlarını baskılarlar genelde. Bu konuda detayli bilgi icin Prozac yazisini okumanizi öneririm.
Antienflamatuar (anti-inflammatory): inflamasyon yani iltihap önleyici ilaclar bütünü. Analjezik ilaclarin asagi yukari yarisini olusturur bu tür ilaclar.
Antipiretik (antipyretic): Ateşdüşürücü ilaclara verilen genel isim. En yaygin olarak kullanilanlari, meshur ilac aspirin ve parasetamol'dür.
İLAÇ FİHRİSTİ İÇİN TIKLAYIN
Bu sayfaya henüz yorum yazılmadı.